10 Mayıs 2015 Pazar

Anneme...

Her kızın ilk aşkı babası,ilk arkadaşı annesidir...
Ben de bu yazıyı ilk arkadaşıma,canıma yazıyorum.Anneme...
Benim her türlü kaprisime,şımarıklığıma katlanan;her üzgün anımda yanımda olan,canım sıkkın olduğunda yüz ifademden hemen anlayan anneme...
Ağladığımda bana sımsıkı sarılan anneme...
9 ay boyunca beni karnında taşıyan anneme...
Her hastalığımda sabaha kadar başımda bekleyen anneme...
Başım her sıkıştığında yardımıma koşan anneme...
Benimle bazen çocuklar gibi eğlenen anneme...
İlk arkadaşıma,ilk dostuma,anneme...
Seni çok seviyorum...
İyi ki benim annemsin,iyi ki benim dostumsun,iyi ki benim arkadaşımsın...
Ve iyi ki benim annemsin...
Anneler günün kutlu olsun...

2 Mayıs 2015 Cumartesi

BAHAR ÇARPTI TATLIM...

Bu aralar farkındaysanız herkesin kafalar bi güzel.Yani,en azından bende öyle.Bi dengesizlik var.Gerçi ben genel olarak dengesiz birisiyim,beni esas almayalım.İşte bu dengesizliklerin  sebebi 1 ay gecikmeli gelen bahar.Bahar bu sene 1 ay gecikmeli gelince hevesimiz kursağımızda kalınca ben de havaların yeniden soğuma ihtimaline karşı bol bol saçmalıyorum,olup olmadık şeye gülüyorum .
''İşte bana sana ne oldu canım?'' diye soranlara cevap: Bahar çarptı tatlım!
Yalnızca mecaz değil ha,bahar bana baya baya çarptı.Şöyle ki,havalar bi ısındı,bi güneş açtı ama ben...Ben, BİR BUÇUK haftadır hastayım.Yani ilkbahar mevsimiyle bir buçuk haftadır ''Beni,beni...Bihter'ini!'' modunda takılıyorum.Nasıl olur da bir insan havalar ısınınca hasta olur canım?
Neyse ki bu günlerde biraz daha iyiyim.En azından dışarı çıkabilmek için enerjim kalıyo,o da bi şey.Mesela geçen hafta haraket edecek halim yoktu.Aslında bunun bu saçma griple bi alakası yok.Zaten hastasın,ne diye kınada bütün akşam göbek atıyon,di mi ama...Sonuç olarak ertesi gün çok zor hareket ettim dostlar.Çünkü her bi tarafım gribin de etkisiyle tutulmuş.Ama olsun,kınada bir göbek atmışım,bir göbek atmışım ki...
Gelelim bu postun asıl yazılış amacına...
Burdan 6.-7. sınıf küçük kardeşlerimize sesleniyorum: Sizin derdiniz ne tatlım? Anlatsanıza biraz...
Geçen gün gördüm,yaklaşık 7-8 kişilik 6.-7. sınıf ''kız öğrenci topluluğu'' yokuş aşağı iniyolar.Ama bi sorun,nasıl iniyolar? Allah'ım! Hepsi birer kuzu edasıyla çimenlerden aşağı yuvarlanma tehlikesi geçirerek (yuvarlanan da olmuş olabilir) bağrına bağrına aşağı doğru geldiler ve kendilerini zor da olsa durdurabildiler.Ve caddede birer yıldız edasıyla arabaların durmasını beklediler.Çimenleri de ezdiler bu arada,gözümden kaçmadı!Orada koskoca tabela vardı. Neyse,demem o ki...Havalar ısındı,bahar geldi.Dikkat edin çarpılmayın! Bahar çarpıyo tatlım!

19 Nisan 2015 Pazar

SEN YAPIYOSUN DA,BEN TAKIYOR MUYUM?

Etrafımız özgüveni tavan yapmış,egoist insanlarla dolu.Hep bi gerizekalı yerine konulmalar falan,n'oluyoruz? Bi tek kendilerini mi akıllı sanıyolar? Biz gerizekalıyız çünkü,bir şey anlamıyoruz.
Neyse,bu insanları yok etme gibi gücümüz olmadığına göre takmamak daha iyi bir fikir gibi sanki.Takmayınca daha da çok sinir oluyolar,tecrübeyle sabit.O sizi parmağında oynatıyorsa siz de onu oynatın,sizin neyiniz eksik?Mesela,benim 2-3 sene öncesine kadar kurstan 2 tane arkadaşım vardı.Sonra baktım,bunlar yaptıkları her şeyi benden gizliyolar.Siz misiniz benden gizleyen? Konuşmadım bir daha onlarla!Yani,yaptıkları her şeyi tabi ki de bana söylemek zorunda değiller ama bari arkamdan iş çevirmeyeydiniz vicdansızlar! Bir de ertesi gün gelip hiçbir şey olmamış gibi konuşmaları bardağı taşıran son damla olmuştu.Oldu canım;sen benim arkamdan bir sürü iş çevir,ben de hala gerizekalı ayağına yatıp seninle yakın arkadaş modunda takılayım.Başka isteğin?
Yani bi de başkası için beni satması da cabası.Ne yapıyoruz? Takmıyomuş gibi yapıyoruz.Yani,takmamak daha iyi ama onu becermek te bi mesele.Mesela ben;burda takmayın dedim ama sorun bi bakalım ben takmamayı becerebiliyo muyum? I-ıh! Ama taksak ta takmıyomuş gibi yapıp;''Sen yapıyosun böyle terbiyesizlikleri de,acaba ben takıyor muyum seni?'' modunda takılıyoruz.Bu da ikinci taktik gibi bi şey.Yani,takmamayı beceremiyosanız böyle yapın daha ''cool'' duruyo!
Sonra da aranıza ister istemez bi soğukluk,efendime söyliyim;bi mesafeler falan tabiki de giriyo.Bizim arkadaşlığımıza da girmişti.Tamam,haftanın 2-3 günü görüşüyo olabilirdik ama çok yakın arkadaşlardık biz! Biz muhabbet etmeye devam ettik tabii...Bu da 3. taktik! Her ne kadar sinir bozucu bir durum olsa da muhabbete devam! Sonra üzerinden biraz zaman geçince...BOM! Muhabbet ederken yapıştırın lafı.Ama dikkat edin,çok ta zaman geçmesin sonra unutuluyo.''Ne diye laf soktu şimdi bu bana?'' gibi bi durum oluşabiliyo.
Sonra tabi özür dilerler! Oldu canım,siz benim arkamdan iş çevirin sonra ben de sizi affedeyim! Yani,onlar hatalarını anlayıp özür diledikten sonra onlarla konuşmadım.Sonuçta,intikam soğuk yenen bir yemektir! Buz gibi yediler...
Şimdi ben bu yazıyı neden yazdım? Dün alışverişte iki tane kız bağrınıp duruyodu.Hoş bi görüntü değildi tabi.Tatlım,madem kavga edicekektiniz ne diye bağrınıyonuz? Bizdeki de kafa ama! Büyük ihtimalle yakın arkadaşlardı çünkü bi tanesi fena ağlıyodu.Ya da başka bişiy,bilemem...Kavga ederler mi diye baktım ama herkes onlara baktığı için sustular.Yoksa saç saça baş başa girişebilirlerdi de...

18 Nisan 2015 Cumartesi

KUAFÖRDE AĞLAYAN KADIN

Hazır bu senenin düğün sezonu da açılmışken aklıma geçen sene kuaföre gittiğimde kaşılaştığım bir olay geldi...
Saçlarımı kestirmeye gitmiştim.Hem sosyal paylaşım sitelerini talan edip hem de bekliyodum.Sonra bi yerden ağlama sesleri geldi.Bi baktım bi kadın aynaya bakıp bakıp ağlıyo.''Acaba düğün günü terk mi edildi?''diye düşünmedim değil şimdi dürüst olalım.
Kadın 15-20 dakika ağladı,bağrındı (Kuaförde o kadar saç kurutma makinesinin sesinde ne kadar bağrınabildiyse!),saçlarındaki tel tokaları tek tek söktü,önündeki masaya şeytan taşlarmışçasına fırlattı.
Kadını ilk başta gelin zannettim açıkçası terk edilmesine üzüldüm...Sonra kadının saçlarının istediği gibi olmadığını bu yüzden ağladığını öğrendim.Yani düğün günü terk edilmemiş,bu konuya bi açıklık getireyim.Komiğime gitmedi değil ama sonuçta onun için çok özel bi gün,saçının da istediği gibi olması gerekir diye düşündüm ve ağlamasını yine de mantıklı buldum.Kadının başına kuaförlerin biri gitti biri geldi.''Canım merak etme istediğin gibi olacak!'' ''Şu fönü halledeyim hemen senin saçlarını da yapıcam!'' ''Merak etme,düğüne yetişeceksin!''falanlar filanlar...
Kadının saçları tekrardan yapılmaya başlandı.Tabi önceki saçı yapan kuaför de kıza sinir oldu,o ayrı bi mesele.İşte,kadının saçlarının tekrar yapılmasına başlanmasında 15-20 dakika ya geçti ya geçmedi içeriden güzeller güzeli bi gelin çıktı...
Saçları için kuaförü yerinden oynatan kadın da ''Canım çok güzel olmuşsun!''dedi.Yani anlıyacağınız o saçları için yeri yerinden oynatan kadın gelin falan değilmiş.Ben de üzülmüştüm ay yazık gelinliğinin üstüne istediği saç modeli olmadı diye.
Yani anlıyacağınız bütün hayallerim yerle bir oldu.Ben o kızı gelin diye düşünüp bi de haline üzülmüştüm.Sonra da kız gelin çıkmadığı için ve insanları bu kadar zora soktuğu için kıza bir gıcık oldum ki anlatamam.Aslında içimden gülmek te geldi şimdi yalan söyleyemem! Ama bi şey söyliyeyim mi? Kızın ilk yaptırdığı saç daha güzel gibiydi sanki...
Bu da böyle bir anımdır...

17 Nisan 2015 Cuma

ARKADAŞLIK BOYUTLARI

    Herkesin bir tane her bi şeyini anlattığı arkadaşı vardır.Genellikle de bu kişiler hemcinslerimiz olurlar. Erkeklerde arkadaş arkadaştır ama bayanlarda her olay için farklı bir arkadaş ya da arkadaş grubu vardır.
1-ÇOCUKLUK ARKADAŞI:
    Büyük ihtimalle aynı mahallenin çocuklarısınızdır ve birbirinizi en bi ufak hareketinizden anlarsınız.Her bi şeyinizi bilirler.Saatlerce dil dökmeye anlatmaya gerek kalmaz yani! Üşengeçlikte sınır tanımadığımız anlarda bire birdir bu arkadaşlar.Gerçek arkadaş!
Örnek Konuşma:
-Bi şey olmuş.Yine ne oldu canım?
2-ÇOCUKLUKTAN BERİ OLMASA DA UZUN SÜREDİR YANINIZDA OLAN ARKADAŞLAR:
     Bu arkadaşlar da her bi şeyinizi bilirler.Çok güzel dert dinlerler,dert anlatırlar.İlaç gibi bi şey yani.Bi nevi ASPİRİN.Her türlü şeyde yanınızdalar.Bu arkadaşlar da gerçek arkadaşlar.
Örnek Konuşma:
-N'apçam şimdi ben?
3-DEDİKODU GRUBU:
     Bu grup tam bi spa! Rahatlama,gülme,ağlama,şaşırma,aksiyon,komedi,heyecan her bi şey var! Bu grupta her bi şey masaya yatırılır uzun uzun analiz edilir.Ve bi sonuca varılamaz.O da ayrı bi mesele tabii :)
Örnek Konuşma:
-Ohoooo! O haber eskidi kızım.
4-WHATSAPP KIZLAR GRUBU:
    Yakın arkadaşlardan oluşur. Bu grup var ya bu grup....Söylenecek söz yok tatlım :)
Örnek Konuşma:
-Ya baloda ne giyceksiniz? Pişti olmayalım bi de!
5-ARKADAŞ KORUMA GRUBU:
     Bu grup koruma gibi bi şeydir.Her kötü olayda etrafınızı çevreleyip sizi meraklı gözlerden izole ederler :) Yüz yıkamaya götürmeleri de cabası :) İlkokul sınıflarının vazgeçilmez grubudur.Tabi bu grubun saçmalığı sınıf numarası büyüdükçe anlaşılır...
Örnek Konuşma:
-Hocam,arkadaşımız ağlıyo tuvalete götürelim mi? (İlkokul 1. sınıf)
6-SÖZDE ARKADAŞ:
    Lütfen yanınızda bulunurlar.İşleri düşünce,yalnız kaldıkların falan...Sizi kullanırlar yani.Aman ha! Bunlara dikkat!!! :)
Örnek Konuşma:
-Ayy canımmmmm! Çok iyi oldu seninle buluştuk yaaa...(En son 3 ay önce buluşmalarına rağmen konuşacak konu bulamayanlar olarak...)


    Bi de bunların kombo çeşitleri mevcut tabiii :) Zirve gibi bi şey o kombo grup.Hepsinin karması.Moda,dedikodu,magazin...Sınırsız sohbet garantili! Bi de bu arkadaşlar enerjikse var ya...Gülmekten ölebilirsiniz bile!(Aman Allah korusun.) Neyse,benden bu kadar siz de analizinizi yapın bence.Yeni bi çeşit falan ortaya çıkar belki.Kim bilir? :)

28 Mart 2015 Cumartesi

ÜÇ-BEŞ İNSAN...

          Hani bazı insanlar vardır... Herkesin hayatında 3-5 tane olurlar falan...İnsanı hayattan soğutabilecek,sabrının sınırını zorlayabilecek hatta zorlamayı geçip sınır falan tanımayabilenler.Heh işte,onları takmayın! Taktığınız anda delirme noktasına kadar gelebiliyorsunuz. Tecrübeyle sabit yani :) Sinirden herkese çatılmaya başlanıyor...
          Bi de 3-5 tane daha insan vardır ama bunlar diğerlerine karşı yaratılmış gibi.Yani onları da bol bol sevin.Sizi seven,size değer veren insanları kaybetmeyin.Kaybetmeye başladığınızda sonunu getiremezsiniz çünkü.Aileniz,dostlarınız,varsa sevgiliniz falan...Bu liste bazıları için her ne kadar 2-3 isimden ibaret olsa da bazı şanslı kişiler için upuzun olabiliyor.Ama unutmayın ki,bu listedeki kişi sayısı sizin kontrolünüzde.Yani yönetici sizsiniz.Hayatınızı kontrol edin,hayatınıza bakın.Size engel olan insanları çıkarın o listeden.Çünkü size ayak bağı olmaktan başka bir işe yaramazlar. Hayatınızı mükemmelleştirmek sizin elinizde.Ve bunun için de;
        1-Sizin yanınızdaymış gibi görünen ama tamamen katkı maddesinden yaratılmış,doğallıkla ve içtenlikle uzaktan yakından alakası olmayan insanlardan uzak durun!
        2-Hayat güzel,yaşamak güzel.An'ı yaşayın.Hayatınızı körü körüne geçmişe ya da geleceğe bağlamayın.Yani,hiç düşünmeyin demiyorum da,körü körüne de bağlanmayın canım :)
        3-Hayatınızı kontrol eden kişi siz olun.
        4- Bazı şeylere 'Hayır!' diyebilin.
        5-Hep somurtmayın ama trip atmanız gerekirse de tribin Allah'ını atın! :) Desem de inanmayın trip çözüm yolu değil,trip atmayın hatta trip atanlara da ''Sensin trip!'' diye tepki gösterin :) Mümkün olduğu kadar gülümsemeye çalışın!
         Bence güzel bir hayat için bu maddeler iyi birer yol gösterici.Tabii bu liste uzar da...Neyse listenin geri kalanını size bırakıyorum.Gerisini istediğiniz gibi,kafanıza göre doldurun.Çünkü sizin hayatınız...O'nu sadece siz yönetebilirsiniz :)
        NOT:Haaa,bu arada o bahsettiğimiz fabrikadan çıkarılmış katkı maddesinin dibine vurmuş ürünlere benzeyen insanları biraz kendimizden uzaklaştırmada bir sakınca yok gibi... Unutmayın,sağlığı olumsuz yönde etkileyebilirler :)...

14 Şubat 2015 Cumartesi

Kalbimizdesin Özgecan Aslan...

Bugün sevgililer günü evet! Ama aynı zamanda büyük üzüntü yaşadığımız bir şey daha oldu... Özgecan Aslan... Gerçekten bu üzüntü kelimelerle anlatmaya yetmez. İnsanoğlunun bu duruma gelmesi çok çok üzücü. Bu sadece ülkemizi değil,bütün dünyayı sarsan bir olay. Tabutu bile başka erkek eli değmesin diye kadınlar tarafından taşınan melek gibi bir kız... Meleğimin üzerine toprak atmayın diyen bir baba... O babanın,o annenin yavrusu öldü bugün.20 yıl boyunca gözü gibi baktıkları kızları,canları... Hastalandığında sabaha kadar başında bekledikleri kızları,Özgecan'ları... Son yolculuğunu yaptı. Seni unutmayacağız,unutturmayacağız Özgecan... Güzel,melek kız... Dualarımız seninle ve ailenle...

23 Ocak 2015 Cuma

Yüksek Gerilim Hattı

        Bugünlerde herkeste bir sinirili durumlar falan....Ne oluyoruz? Yanında mutlu insanlar varsa kimsenin mutluluğunu gölgelmeye hakkınız yok! Bu kişi çok yakınınız da olabilir,sizinle alakası olmayan birisi de olabilir...Ama sinirliyseniz,mutsuzsanız ve bunların nedeni kişisel bir sorunsa kendini içinizde yaşayın atarınızı.Çünkü kimse sizin mutsuz halinizi,triplerinizi çekmek zorunda değil! Suçsuz yere,canınız istedi diye kimseye patlayamazsınız da!
         Sinirliyseniz gidin uyuyun veya rahatlayabiliceğiniz başka bir şey yapın.Kimsenin anını berbat etmeyin.Eğer o kişi size değer veren biriyse hiç mi hiç hakkınız yok ona bunları yaşatmaya.Umarım bu yüksek gerilim hattından bir an önce çıkarız.Çünkü ben somurtan suratlar görmekten gerçekten bıktım!
         NOT: Böyle sinirli insanlar için kendinizi üzmeyin! Ve sinirlendiğiniz de sinirinizi çıkaracak masum insanlar aramayın! Herkese iyi tatiller... :)
   

20 Ocak 2015 Salı

Alışveriş !

      Bence alışveriş hastalık gibi bir şeydir. Ben alışveriş delisi olan birisi değilimdir. Yani alışverişe çok sık çıkmam ama alışverişe çıktığım zaman da dibine kadar alışveriş yaparım o zaman da acımam 😃 
       Bugün okuldan firar ettim ve annemle birlikte bugünü alışveriş günü ilan ettik! Ama bu sefer AVM yerine açık havada alışveriş yapmayı tercih ettik. Hava da şansımıza pek bi güzeldi. Şanslı kızım vallahi 😃  Yani ben bugün dibine kadar para harcadım. Pişman mıyım? Hayır! 😃 Arada lazım böyle şeyler! Hem çok sık alışveriş yapıp para harcayan birisi de değilim,kırk yılın başında para harcamışım çok mu 😜 Ama her alışverişe çıktığımda yaşadığım şeyi bugün de yaşadım. Yani alışverişte edindiğim en büyük tecrübe: Alışveriş güzel şeydir ama yorucudur! 😜😜😉😉😉 Yani demem o ki; her şeyi tadında bırakın. Her güzel şey bir süre sonra sıkar,bıktırır. 😝 Bu da günün anlam ve önemini belirten söz olsun ! 

19 Ocak 2015 Pazartesi

Geçmiş,Şimdi,Gelecek...

               Geleceğinizi hiç merak ettiniz mi? Geçmişinizi hiç sorguladınız mı? Peki şu anınızı iyi bir şekilde mi değerlendiriyorsunuz?
                Ya da şöyle soralım;''Bu soruları kendinize hiç sordunuz mu?''...
               Ben sordum.Durdum,düşündüm...Geçmişte yaptıklarımı hiç sorgulamadım.Neden öyle yaptım? Nasıl öyle yaptım? Yaptığım şeyleri yaparken ne amaçladım da yaptım?..Belki o an bu soruların cevaplarını düşünmüşümdür.Ama sonra...Sonra,arkama pek fazla dönüp bakmadım bile.Çünkü pişman olsam bile iş işten geçmiş olacak biliyorum.Bu yüzden geçmişi çok sorgulamam.
            Şu ana gelirsek...Evet,şu anımı sevdiğim bir şeyi yaparak geçiriyorum.Ve emin olun,harcadığım zamana fazlasıyla değiyor.Tabiki de canımın sıkıldığı zamanlar olabiliyor ancak biliyorum;zaman geldi,geçiyor.Her anı değerlendirmek lazım.Bu yüzden de artık yaptığım her şeyden memnun olmaya,küçük şeylerden büyük mutluluklar çıkarmaya alıştım.Siz de yapın bence,faydaları baya fazla :) ''Şu an''larınızı iyi değerlendirmeye bakın.Çünkü o da sonradan geçmişiniz oluyor.Sorgulamamak için,pişman olamamak için şu anlarınızı;yani yaşadığınız her saati,her dakikayı hatta her saniyeyi bile mutlu,huzurlu,özgür geçirmeye bakın.Değerli zamanınızı değmeyecek kişiler için harcamayın...
         Ve gelecek...Herkes hayal etmiştir.Yani,en azından ben geleceğimi sık sık hayal ederim :) Ve çok da merak ederim.''Acaba ileride ne olacak?''diye düşünürüm sık sık.Sonuç:Her zaman farklı bir şey hayal ederim.Böylece yaşamasam bile hayal ettiklerim aklımın bir köşesinde hep durur.''Yapmadım ama en azından hayal ettim.''derim kendi kendime.Belki de bu yüzden hayal etmeyi seviyorum.Belki de bu yüzden hayalperest birisiyimdir...Kim bilir? :)

18 Ocak 2015 Pazar

Hayat Güzel !

           Her ne kadar bazen çok yorulsak da,tükensek de,güçsüz hissetsek de sahip olduklarımıza bakıp güçlenmeliyiz,toparlanmalıyız. Hayat bu;her zaman güzel olacak diye bir şey yok ki...Üzüldüğümüz zamanlar da,sevindiğimiz zamanlar da olcak tabi ki!Sadece üzüldüğümüz şeyler gereksiz,boş şeyler olmasın.Küçük şeylere üzülmeyin ama küçük şeylerle mutlu olmayı tavsiye ederim :) Daha pozitif olmaya yardımcıdır.Hayata hep pozitif bakın olur mu? Üzülmeyin demiyorum,üzülün ama küçük şeylere değil.Üzüldükten sonra da durun,düşünün...Etrafınızdakilere,size destek olan kişilere bakın.Siz üzgünsünüz;onlar da üzgün.Yapmayın böyle şeyler :) Mutlu olun! Çünkü hayat güzel...Yaşadığınız her günü,her saati mutlu geçirmeye çalışın.Emin olun ileride güzel şeyleri hatırlamak daha kolay olacaktır :) Dolu dolu yaşayın hayatınızı! Çünkü hayat,gerçekten yaşamaya değer... :)

15 Ocak 2015 Perşembe

Kitaplar...

              Bu yazıyı kitaplığımda 2 yıl önce okumuş olduğum kitabı gördükten sonra yazmaya karar verdim aslında.İlk önce kitabın içeriğini hatırladım,sonra kitabı çok beğendiğimi hatırladım sonra da okuduktan sonra oturup yarım saat ağladığımı hatırladım.Evet,gerçekten ağladım.Evet,hem de kitaptan etkilendiğim için ağladım.
              Kitap okumak kişiden kişiye göre değişir.Bazı insanlar çok saçma bulur,bazı insanlar ise kitaplarla yaşarlar. Ben ikinci seçenekteyim galiba :) Öyle ki,bazen okuduğum kitabı rüyalarımda falan görüyorum.O derece yani! :)
              Şu anda da güzel bir kitap okuyorum,Yani,daha okuyacağım inşallah.Sınavlarım yüzünden sadece 2 sayfasını okuyabildim de.
              Kitap okuyunca nedense en beğendiğim karakterin yerine koyuyorum kendimi.Acaba ben ne yapardım? Nasıl tepki verirdim? diye. Yani,biraz aptallık ya da saçmalık olarak gelebilir ama...Seviyorum,napıyım? :)
              Ben de kendimi kitap okuyarak,yazı yazarak rahatlatıyorum.Herkesin başka rahatlama şekli vardir...
              Okuduğunuz için teşekkürler... :) :)
NOT: Bu arada ilk başta bahsettiğim kitap Kürşat Başar'ın Başucumda Müzik kitabı.Belki okumak isteyen olur... :) :)

14 Ocak 2015 Çarşamba

Masallar!!

         Sonunda sınavlarım bitti de ben de sosyal hayata geri dönüş yapabildim.Kar tatiliydi falan derken sınavlarımın 2 haftaya yayılması hoş değildi.Tamam,tatil kısmı güzel de sonrası pek iç açıcı değil.
         Bu arada,cuma akşamı gittiğim filmi de çok beğendim.Bana Masal Anlatma.Daha cuma günü vizyona girdiğinden yer de bulabildik.Ama film gerçekten çok güzel bir filmdi.Masal anlatılıyor diye ön yargılı yaklaşıyor bazı kişiler ama bu seferki masal birazcık farklıydı.Bir adam yıllar önce babasının anlattığı masalın prensesini bulup onun kahramanı olmak için çabalıyordu.Tabi,böyle söyleyince birazcık dramatik gibi gelebilir ama bence gerçekten komik bir filmdi.Komik masal gibi birşey yani...
         Keşke küçükken dinlediğimiz masalları yaşayabilseydik gerçekten.En azından her zaman güzel bir hayatımızın olacağını,her zaman mutlu olacağımızı bilirdik.Çünkü masallar hiçbir zaman kötü olmaz,hep iyi olur.Oradaki kahramanlar her zaman mutlu,her zaman huzurlu bir hayat geçirirler.Tamam,gelişme bölümü birazcık kötü olabiliyor;ama birazcık...O da zaten hemen çözülüyor.Veeee.... Mutlu son!
          Masalları yaşayamıyacağımıza göre,kendi mutluluğunuzu kendiniz yaratın derim ben :)
          Ha,bu arada.Bence filme gitmelisiniz... :)

9 Ocak 2015 Cuma

Cuma Günü :)

      Bir hafta daha tatille,karla,sınavlarla bitti. Bugün de öğrenciler olarak sabaha kadar direndik ve umutla bekledik. Bu bekleyişin geri dönüşü bana bir edebiyat sınavına mal oldu. Yani bugünün tek güzel tarafı cuma olması... 
      Bence cuma günü kutlanılası bir gün. Oldum olası pazar ve pazartesi günlerinden nefret eden ben cumaya küçüklüğümden beri tabiri caizse 'aşkla' bağlıyımdır :) Biz de anne-kız bugünü değerlendirelim dedik sinemaya geldik. İlk önce bir güzel kahve içtik şimdi de film saatinin gelmesini bekliyoruz. Benden size bir tavsiye: filmlere vizyona girdiği ilk gün gidin bomboş oluyor! 
      Ha, bu arada aşkla bağlıyım demişken;herkesin mutlaka kolay kolay vazgeçemeyeceği,koleksiyonunu yaptığı bir nesne,dört gözle beklediği bir zaman vardır... Benim koleksiyonunu yaptığım şeyler ise kupalar! Deli gibi kupa alırım. Hatta annem artık mutfak dolaplarına sığmadıkları için şikayetçi :) Yani demem o ki herkesin değer verdiği eşyaları vardır. 
      Eşyaların yanı sıra değer konusunun bir de insan versiyonu vardır ki işte en dikkat edilmesi gereken konu budur! Kime değer verilmesi gerektiğine dikkat etmeliyiz. Kimsenin bizi üzmesine,kırmasına izin vermemeliyiz. Hele ki cuma günü gibi günlerde asla kendinizi üzmeyin! Aksine kendinizi şımartın. Mesela bu gibi günlerde daha güzel/yakışıklı hissedin kendinizi. Diğer günlerden daha neşeli, daha pozitif olun :) 
       Şimdiden iyi okumalar ve iyi hafta sonları :)...

8 Ocak 2015 Perşembe

Mutlu Olmak

           Mutluluk bilimsel olarak ''Bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumu, ongunluk, kut, saadet, bahtiyarlık'' anlamına gelmekteymiş. Görüyorsunuz ki bilimsel terimler bana pek gitmiyor :) Bu yüzden hemen kendi terimlerime,tanımlarıma geçeyim ben en iyisi...
            Bence mutluluk kişiye göre değişir.Bazı insanlar çok zor bazırları ise çok kolay mutlu olur.Değişkendir yani...Kişiliğe,karaktere,yaşayış tarzına göre değişir.Keşke herkes aynı şekilde mutlu olabilseydi.O zaman daha huzurlu ve mutlu bir ortamda yaşayabilirdik belki.Ortamdan kastım;aile veya ev değil.Dışarısı...Bugün,çıkın,dolaşın ve bakın.Çoğu insanın yüzü gülmüyor.Neden? Çünkü soğuk.Çünkü arkadaşı mesajına cevap vermemiş.Çünkü kahvesinin kreması,şekeri istediği gibi olmamış.Çünkü,çünkü.çünkü... Bu çünkü listesini uzar da uzar.Çünkü küçük şeylerden mutlu olmak yerine,küçücük şeylere kızıyoruz,üzülüyoruz.Kısacası kendimizi yavaş yavaş bitiriyoruz.
            Herkes karamsar,herkes kızgın,herkes mutsuz.Çünkü mutsuz olmaya kodlanmışız sanki.Hava çok soğuk mutsuzuz çünkü çok üşüyoruz.Hava çok sıcak mutsuzuz çünkü çok bunaldık.Hava ılık ama yağmurlu mutsuzuz çünkü evden çıkmadan şemsiyemizi almayı unuttuk,ıslandık,saçlarımız bozuldu.Peki bunlara şimdi de iyi tarafından bakalım.Hava çok soğuk ama mutluyuz,bir elimizde kahvemiz bir elimizde kitabımız...Hava çok sıcak ama mutluyuz,her yer rengarenk,kat kat giyinmek zorunda değiliz,elimizde koacaman bir mont taşımak zorunda değiliz...Hava ılık ve yağmurlu ama biz yine mutluyuz,evden çıkmadan önce şemsiyemizi almışız hem yürüyoruz hem de caddedeki mağazalara bakıyoruz veya sadece yürüyoruz...
            Demem o ki mutlu olmak ta mutsuz olmak ta bizim elimizde.Yeter ki biz mutlu olmak isteyelim.Mutlu olmak için çabalayalım.O zaman herşey daha güzel olur,inanın bana.
           Şimdi,mutlu olmak için geç değil.Mutlu olmak için çabalayın.Gününüz musmutlu geçsin... :)

7 Ocak 2015 Çarşamba

Arkadaşlık...

          Hayal kırıklığı ifadesini her ne kadar çok rahat kullanabilsek te öyle değil işte...Bir insanın hayalleri hemencecik yıkılamaz.Hayalleri hemen yıkılmışsa zaten o hayaller için savaşmamış demektir.Bir de arkadaşlar açısından hayal kırıklığına uğramak var ki bence en kötüsü de budur.O kadar sene en yakın arkadaşım dediğiniz kişi bir anda sizin en uzak arkadaşınız oluveriyor...Doğum gününden doğum gününe sizi hatırlıyor ve onu da aramak yerine sadece mesaj atıyor...Ya da bir yerde karşılaştığınızda sadece bir 'selam' deyip geçiyor.Sonra siz de düşünüyorsunuz ''Acaba 'en yakın arkadaş'sıfatı ona yakışıyor muydu?''diye.Cevabını kendinize bir türlü veremiyorsunuz.Sonuç olarak onunla sırlanızı,hayallerinizi paylaşmışsınız.Sonra birden size en uzak insan o oluvermiş.
           Günümüzde bu tür arkadaşlıklara çok fazla rastlanılıyor.Ve bence insanlık bu durumdan çok kötü bir şekilde etkilenmeye başladı bile.Asosyal takılmak sıkıcılıktan çıkıp ''cool'' diye tanımlanmaya başlandı.
           Sizce de böyle mi? Arkadaşlık bu kadar değersizleştirilebilir mi? Tek dostumuz internet ve telefon olabilir mi?
            Kim ne düşünürse düşünsün bence arkadaşlık değerli hatta çok değerli birşey...Bunu asla kaybetmemeliyiz.Ve asosyalliği ''cool''luk olarak nitelendirmemeliyiz.
            Demem o ki,arkadaşlarınızı iyi seçin...Sonuç olarak onları bazen ailenizden bile çok görüyorsunuz :)
           NOT: Her zaman benimle olan arkadaşlarıma...Siz hep benimle kalın :)

6 Ocak 2015 Salı

Kar Tatili Demek...

   Öhöm,öhöm bu kar tatili yazısı 'Beyza hadi kar tatilinin şerefine bi blog yazısı yaz da okuyalım'diyen arkadaşıma gelsin ✋
    Günlerdir yağdı,yağacak dediğimiz kar bugün yüzünü gösterdi nihayet... Hepimizin bu tatile az da olsa ihtiyacı vardı diye düşünüyorum. Fazla tatil göz çıkarmaz heralde canım! Neyse,karlı ve soğuk bir akşam olunca çoğu kişi evdeki filmleri tek tek izlemeye başlamıştır heralde. Ben de bütün akşamı film izleyerek geçirecek olanlardanım. Bence hak ettim bunu yani bugün 5 saat sınavdan sonra... 
     Zannedersem dışarıda kar pek tutmadı ama bu gece çok yağacağı söyleniyor. Ne diyelim,inşallah öyle de olur o zaman. Bugünkü kar beni bir adet coğrafya ve bir adet ingilizce sınavından kurtardı (şimdilik).
     Ne demişler,anı yaşamak lazımmış. Böyle de yapalım... Sanki Perşembe günü sınavlara biz girmeyecekmişiz gibi, tatil bir gün değil de bir haftaymış gibi eğlenelim. Ama sonra çok abartıp,sınavlardan kötü not alıp ta bana patlamayın. Herşeyi dozunda yapın.sonra nasıl olsa çalışırsınız. 
      Herkese bol filmli,bol karlı,bol gezmeli tatiller... 😊😊😊
     

5 Ocak 2015 Pazartesi

Yoğun Pazartesi

     Bir fizik,bir dil ve anlatım ve bir de biyoloji sınavı geçirmiş bulunuyorum. Bir de üstüne yarınki sınavlara çalıştım. Beynim cidden error vermiş durumda. 
     Böyle durumlarda hepimiz uyku ilacı alıp 1-2 hafta uyanmamak istiyoruz ancak bu pek te mümkün olmuyor. Bu yüzden mecburen güçlü olmalıyız. 
      Zannedersem yeterince iç karartıcı konuştum :) daha fazla içinizi karartmayayım...Sınavlarla uğraşan öğrencilere,toplantılarla,evraklarla uğraşan çalışanlara kısacası herkese bu hafta kolaylıklar diliyorum... 
       Yeni yıl yoğunluğuyla geldi ama eminim bunun üstesinden de geliriz :) 

3 Ocak 2015 Cumartesi

    Baktim ki blogta yeni yil postu yok ben de yeni yil postu yazayim dedim. Sonucta 3 güncük geçti üstünden çok değil :) Benim 2014 yılım önceki senelerden çok ta farklı geçmedi aslında. Herşey aynıydı. Yani,çoğunlukla aynıydı diyebilirim.
     Her neyse,geçelim 2015 dileklerine. Ben bu sene ilk defa dilek diledim sanırsam. Güzel şeymiş ama :) Valla,arada lazım böyle şeyler. Bol bol dilek dileyin. Dilediğiniz şeylerin gerçekleşmesi için çalışın. Dopdolu bir sene geçirin. Kimseyi,söylenenleri kafanıza takmayın. Kendi bildiğiniz gibi yapın herşeyi.
      Kısacası herkese musmutlu,eğlenceli,sevgi dolu,dileklerinizin gerçekleşeceği,dopdolu bir yıl dilerim. Hadi, hemen istediklerinizi yapmaya başlayın çünkü sadece 362 gününüz kaldı...
      Ben de ingilizce dersine geri döneyim,iki gün tatilden sonra kurs çok kötü gelse de :( ne yapalım,öğrenci hayatı... 😉

2 Ocak 2015 Cuma

     Herkesin bir hayatı ve yaşadıkları vardır.Ben de hayatımı,yaşadıklarımı burada anlatmaya karar verdim.Aslında karar vermem çok da kolay olmadı :) Biraz aile,biraz da arkadaşlarımın desteğiyle açıyorum bu blogu.Öylesine,televizyon izlerken aklıma geldi :) Sonra ''Ben neden blog açmıyorum ki?'' dedim ve hemen bilgisayarımın başına oturdum.Sonuç: Şu anda bilgisayarımın başında size bunları yazıyorum.
       Üstteki yazıdan anlaşılacağı üzere 'birazcık' ani karar veren birisiyim.Mesela herkesin saatlerce uğraşarak seçtiği parfümü 15 dakika içinde seçip kasada ödemiş birisiyim.Yani,şu ana kadar ani kararlarımın bir zararını görmedim :) Aksine genellikle beni mutlu eden kararlardı.Bu bloğun da beni çok mutlu edeceğine eminim.
        Bunların haricinde;mutlu bir aile hayatım,enerji dolu bir arkadaş ortamım var.Hepsi de her zaman yanımdadırlar.Yazı yazmayı,kitap okumayı ve de tiyatroyu çok seven birisiyim.Ancak aynı zamanda da sayısal seçip biyoloji okumayı düşünüyorum.Evet,birazcık karışık ama dolu dolu bir hayatım var...:) Şimdiden,okuduğunuz için teşekkürler...